Selam dostlar,
Gerek yazılı basında gerek görsel basında İstanbul’un fethi pek çok defa işlendi. Bunları gördüğümde acaba dağ yöresinin fethiyle ilgili ne gibi bilgiler var neden sözü edilmiyor diye hep merak ederdim. İmkan buldukça yöremiz ve Bursa ile ilgili her bilgi kırıntısının peşinden koştum. Özellikle Osmanlıca öğrendikten sonra ilk devir kaynaklarında araştırmalar yaptım ve..
Ve.. güzel haber ..!! 1400 lerde yazılmış Aşıkpaşazade ve Bursa’lı Mehmed Neşri’nin tarihlerinde ilgili başlığa eriştim. İlk olarak kullandığım kaynakları tanıtmak istiyorum.
İlk devir Osmanlı Tarihi kaynakları :
Menakıb-ı Osman
1402 yılı Ankara Savaşı sonrasında Timur’un ordusunun Bursa ve Hisar içindeki Bey Sarayını yağmalaması sonucunda Osmanlı Tarihine dair pek çok belgenin yok olduğu düşünülmektedir. Orhan Gazi’nin imamı İlyas Fakih’in tuttuğu günlükler Menakıb-ı ali Osman adıyla anonim olarak 1400 lerde yazılmış tüm tarihlerin ortak kaynağıdır.
Tevarih-i Ali Osman, Aşıkpaşazade
Aşıkpaşazade gençliğinde Çelebi Mehmed’in bir seferine katılıp hastalanmış, Geyve’de Orhan Gazi’nin imamı İlyas Fakih’in torunu Yahşi Fakih’in evinde kalırken yukarıda bahsedilen Menakıb-ı Osman’ı görmüş , sonrasında kendisi de 1484 te vefatına kadar olan olayları kaydetmiştir. Baba İlyas’ın soyundan Aşık Paşa’nın üçüncü kuşak torunudur. Saray çevresine aşina bir kişidir. İkinci Murad’ın seferlerine katıldığını, bazı olayları ise Kara Timurtaş oğlu Umur Bey’den naklettiğini eserinden anlıyoruz. Tarihini halk dilinde yazmıştır. Osmanlının soyu ile başlar 1484 e kadar olan olayları yazar.
Kitab-ı Cihannüma , Bursalı Mehmed Neşri
Yine Menakıb-ı Osman merkezli olarak, kendisinden önceki kaynakları sistematik bir şekilde inceleyip, neden sonuç ilişkisi içinde 1485 e kadar olan olayları tarih kitabında yazmıştır. 1520 ‘de Bursa’da vefat etmiştir. Kendisinden sonraki tarihçiler için kaynak olmuştur.
Adranos :
Orhaneli, Büyükorhan, Keles ve Harmancık’ı bugünkü adlarıyla arşivlerde ve eski kaynaklarda araştırdığınızda 1912 öncesi yalnız Harmancık’ı kendi adıyla bulabilirsiniz. 1912 ye kadar bugünkü Orhaneli, Keles ve Büyükorhan ilçeleri tek parça halinde ve adı Adranos olarak geçmektedir. Adranos adı yaygın görüşe göre bugün Orhaneli merkezde kalan, Roma İmpratarou Hadrianus(MÖ 76-138) adına yapılmış tapınak ve diğer yapılar sebebiyle kullanıldığıdır. Bu yapıları 1835 te yöreye gelen Charles Texier ve 1836 da yine bölgeden geçen İngiliz seyyah ve ajan William J Hamilton görmüş ve seyahatnamelerinde detaylı şekilde bahsetmişlerdir. Hamilton’ın notlarının detaylarına sonraki yazılarımızda gireceğiz.
Fetihe götüren sebepler :
Bu kadar ön bilgiden sonra fethe uzanan nedenleri ve tarihçeyi ele alalım. Osman Gazi 1281 de babası Ertuğrul Gazi’nin vefatından sonra boyunun seçimiyle beylik yönetimini 25 yaşında ele almıştı. Hatta kardeşlerin en küçüğü olması sebebiyle Osmancık olarak ta anılır. Ek bir bilgi 1330 larda Bursa’ya gelen Endülüslü seyyah İbn-i Batuta Osmancık olarak değil ondan Otmancık olarak bahseder.
1287 ve 1288 yılında Osman Bey ve beylik için önemli çatışma ve savaşlar yaşanır. İnegöl tekfuru Aya Nikola, Türkmenleri sürekli rahatsız etmektedir. Hatta Osman Bey bu kişiyi Bilecik tekfuruna şikayet bile etmiştir. Bu sıkıntıya daha fazla tahammül etmek istemeyen Osman Gazi bir gece 70 adamıyla bu konuyu kökten çözmeye karar verir. Ermeni Derbend’inden geçip ani bir baskınla İnegöl Kalesi’ni ele geçirmeyi tasarlar. Aya Nikola’nın casusları durumu öğrenince Türkmenlere pusu kurulur. İnegöl’de Osman Bey’in adamı olan Arton adındaki kişi Türklere pusuyu haber verir. Osman Gazi pusunun üzerine yürüyüp savaşırlar. Karşı taraf kalabalıktır savaş bir netice vermez ama Osman Gazi’nin biraderi Sarı Yatu’nun oğlu Bay Hoca şehit düşer. Ermeni Beli’nin bittiği yerde bugünkü İnegöl’ün Hamza Bey Köyü civarına defnedilir.
1288 yılında ise Bursa tekfurunun teşebbüsüyle civar tekfurlar Osman Gazi’ye karşı ittifak yapıp onu ortadan kaldırmak isterler. Dimboz Muharebesi denen savaşta Osman Gazi ağabeyi Gündüz’ün oğlu Aydoğdu’yu şehit verir. Savaşa katılanlar arasında Adranos Tekfuru ve adamları da vardır. Türkmenlerin kesin zaferiyle neticelenen savaş sonunda Adranos Tekfuru kalesine kaçar.
Dimboz Savaşı sonrası Osman Bey Bursa Tekfuru’nu kalesine kadar kovalar. Ne kadar uğraşsa da Bursa Kalesi’ni alamaz ve şöyle bir sonuca varır. Burası savaş ile değil kuşatma ile alınabilir. İki kale yaptırıp, şehre kuş uçurtmaz. Bursa kuşatması başlar…
Şunu da belirtelim bu sebeplere ek olarak tabiki Adranos yani dağ yöresi ele geçmeden beylik toprakları güvende olmayacaktır. Yukarıdaki haritadan da görüleceği gibi İnegöl’e, Bursa Ovası’na ve Kirmastı tarafına doğrudan ve kolay bağlantısı vardır. Bursa Kalesi’nin bile planı incelendiğinde Uludağ o günkü adıyla Keşiş Dağı tarafındaki Yerkapı’dan Pınarbaşı Fetihkapı’ya güvenlik amaçlı çift sıra sur çekildiği görülmektedir.
Sonuç olarak Adranos mevki bakımından önemlidir ve fetih için maddi ve manevi sebepler de mevcuttur. Uygun şartlar oluştuğunda Osman Bey’in buraya hamle yapması olağandır.
Orhaneli’nin Fethi :
Yıllar sonra kuşatma sonuç verecek 1325 yılı civarı Bursa halkı teslim olmayı kabul eder. Yalnız bir şartları vardır. “Can güvenliği sağlanırsa ve beyiniz gelirse şehri teslim ederiz” derler. Derler ama Osman artık 70 ine dayanmış ve kral hastalığı da denilen nikris(gut) hastalığından muzdariptir. Orhan’ı çağırıp, artık şartların Adranos’un fethi için uygun olduğunu ve o günkü Adranos tekfurunun atasının yüzünden Dimboz’da yeğenlerinin kaybını unutamadığını söyler. Oğlundan önce Adranos’u fethetmesini sonra Bursa’yı teslim almasını ister.
Neşri’nin tabiriyle Orhan yer öpüp itaat gösterir. Osman Bey oğluna Köse Mihal’i ve Turgud Alp’i yoldaş verir. Orhan ayrıca babasından Şeyh Edebalı kardeşi Ahi Şemseddin’in oğlu Ahi Hasan’ı ister Osman onu da verir, buna ek olarak Şeyh Mahmud adında bir aziz de fetih yoldaşlarına katılır, gazilerle beraber yaya olarak yola koyulumulur.
Adranos Tekfur’u Türklerin geldiğini haber alır fakat artık ittifak yapacak kimsesi yoktur zira civar kaleler ya Türklerindir ya da onlara itaat etmektedirler , kaçmayı düşünürler ama kaçarken Orhan Bey ile muharebe etmek zorunda kalırlar ve kaybederler. Halk ve askerler itaat ederler fakat tekfur son bir gayret teslim olmamak için Alita Dağı’na kaçar , takip edilir. Nihayetinde bir uçurumdan düşüp ölür. Cesedini bulurlar.
Adranos Kalesi daha sonra sıkıntı yaratmaması için yıkılır , halka dokunulmaz aman verilir. Fetih ve düzenleme işleri sonrasında fetih ekibi Bursa’yı teslim almak üzere Pınarbaşına inerler…
Not: Yerel bir kaynaktan öğrendiğimize göre kale bugün bir mermer şirketinin sınırları içinde ve bakımsızlıktan yok olmaya yüz tutmuş durumdadır.
Sonuç :
Sonuç olarak Osmanlı zamanında Orhaneli ve çevresinin ne zaman , kimler tarafından ve nasıl feth olunduğuna dair kaynaklarda bilgi mevcut. Umarım bu konunun aydınlanmasına ve daha derin araştırmalara yol açılmasına bir katkımız olmuştur.
Kaynakça :
– Tevarih-i ali Osman sf 5,28,29 , Aşıkpaşazade 1484 (Maarif Nezareti – 1914 baskısı)
– Kitab-ı Cihannüma sf 80114,116,130 , Mehmed Neşri (Türk Tarih Kurumu , 1987 baskısı)
– Hüdavendigar Vilayeti 1307 Mali sene Salnamesi sf 439, 1891