Köylümüzü çöpten zindanlara atıyoruz

Siyasi çekişmelere feda edilmiş bir köy ve halkı var ortada. Bu köy bizim köyümüz. Dağ yöresinin bir parçası. Eylem yapıyorlar, nöbet tutuyorlar, sosyal medyadan seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Bu köylüler dertli ve dert çözecek mekanizmalar, seçilmişler, kanaat önderleri ve sivil toplum örgütleri ortada yoklar.

Herkesin korktuğu ve uzak durduğu bir mesele olarak karşımıza çıktı Karaağız köyü. Şunu artık anlamamız lazım bu bir AKP- CHP mücadelesi değil. Eğer varsa bu durumu siyasi parti mücadelesine çevirenler durumun ciddiyetini kavrayamamışlar demektir.
Karaağız köylüleri köylerine yapılmak istenen biyokütle enerji santrali için neredeyse iki aydır köylerinde nöbet beklemekteler. İşçiler jandarma ve polis eşliğinde şantiye sahasına girmek istemişlerse de köylüler bu duruma müsaade etmediler. Valilik Karaağız köyüne köylüleri ikna etmek için bir heyet gönderse de heyet köylüleri ikna edemedi. Durum şu an mahkemelik.
Köylüler yapılacak olan santralle birlikte çevrenin zarar göreceğini, topraklarında sağlıklı ürün yetiştiremeyeceklerini ve zehir soluyacaklarını düşünmektedirler. Biyokütle enerji santralinde kömür atıklarının ve çöplerin yakılacağını, bu durumdan halk sağlığının da çok kötü etkileneceğini söylüyorlar. Eğer köylüler haklıysa destek olmak lazım gelir. Her şey bittikten sonra ortaya çok delikanlı atılır ve atılacaktır; ama ne yapılacaksa şu an yapılacak. Sonucu bekleyip ona göre davrananlar menfaatine göre siyaset yapanlardır.
Enerji santralinin çevreye ve sağlığa herhangi bir zararı yoksa, yöre için çok kıymetli bir yatırım olacaksa bu anlatılmalı. Köylüler ikna edilmeli. Sadece köylüler değil bütün dağ yöresinin buna hakkı var. Eğer köylüler birileri tarafından kullanılıyor ve yönlendiriliyorsa durumu köylülere fark ettirmekten başka çare yoktur.
Hele hele köylülere cahil demek çözüm değildir. Sen cahil deyince köylüler münevver olmuyor. Üstelik Türk geleneksel siyasi üslubuna ters bir nitelikleme olur bu durum. Çok da büyük ayıptır.
Kaçak güreşmeye gerek yok. Ne oluyor ne bitiyor öğrenelim. Kim haklı kim haksız çıksın ortaya.
Kamuoyunun bilgilenmeye hakkı var. Köylülerin sesine kulak tıkayınca sorun çözülmüyor.
Harmanalan’ın Çöplüğü:
Çevre deyince Harmanalan köyünden bahsetmemek olmaz. Harmanalan köyünün üstüne çığ düştü. Bu çığ kardan değil çöpten.
Bu çöp Harmanlan köyünün çöpü değil, Keles ve 42 mahallesinin çöpü. Bu çöp yığının olduğu yer, Türkiye Kömür İşletmeleri Harmanalan Ocağı’nın döküm alanıydı. Çöplerin üstü dökülen maden atıklarıyla örtülüyordu. İşletme durunca çöp yığınları ortada kaldı ve gittikçe büyüdü.Çöp yığınlarının köye çok yakın bir yere dökülmesi sadece çevre kirliliğine sebep olmuyor, halk sağlığını da tehdit ediyor.
Harmanalan Derneği Başkanı Sadettin Bayındır Kurban bayramında köylülerin çocuklarıyla beraber sağlık ocağını doldurduğunu, bayramı acilde geçirdiklerini ifade etti. Bayındır: “biz insan değil miyiz, sağlıklı bir çevrede yaşamaya hakkımız yok mu?” deyip serzenişte bulunuyor. Bana Keles Belediyesi’ne ve Büyükşehir Belediyesi’ne gittiklerini, şikayetlerini dile getirdiklerini söyledi. Şimdi çözüm bekliyorlar.
Üstelik çöp yağmur sularıyla köyün deresi vasıtasıyla Kocasuya karışıyor. Oradan da çınarcık barajına dolayısıyla Bursa’ya iniyor. Çöp yığınlarının tehdit ettiği kitle çok daha geniş.
Kırsal Turizm, temiz çevre, muhteşem doğa diyoruz. Bursa buraya akacak, bizim dağlar popüler olacak diyoruz. Sağlıklı yaşam, bol oksijen, temiz çevre diyoruz.
Köylümüzü çöpten zindanlara atıyoruz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir