Ah şu Teknoloji

Modern çağın hastalıklarından biri hiç şüphesiz şu elimizden düşürmediğimiz akıllı telefonlar. Hayatımızı örümcek ağı gibi saran, bizi adeta zincirlere vuran şu cep telefonları…
Teknolojinin gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla birlikte cep telefonları vazgeçilmezimiz haline geldi.Bizimle öyle bir bütünleşti ki yanımızdan ayıramaz olduk. Yolda, otobüste, misafirlikte, yemekte, derste, yatakta ve hatta tuvalette de hiç elimizden düşürmez olduk. Cep telefonu ile sağlanan iletişimden ayrı kalma korkusu NOMOFOBİ diye de bir hastalığın adı oldu. Nomofobik durumun artmasıyla birlikte kişide depresyon, aşırıöfke, panik atak gibi psikolojik sorunlara da neden olmaktadır. Peki, siz de bu özellikler var mı? Kaçımız nomofobik özellikler taşıyoruz?
Teknoloji geliştikçe gerçek hayattan uzaklaşır olduk. En basitinden şimdi hangimizin çocukları saklambaç oynuyor. Sokaklar bomboş. Nereye saklandı bu çocuklar yahu? Hangi akşam birlikte aynı filmi izleyip, birlikte gülüyoruz… Hepsi odalarına saklanmış kendi dünyalarında ağ örüyorlar şu telefonlarla. Ah şu teknoloji! Sayesinde sevdiklerimizi değil, şarjdaki telefonu özler olduk.
Ve yine koca bir günü devirdik evde iki laf etmeden, gülmeyiunutarak. Yinebırakamadık elimizden telefonu. Sohbetlerimizi Facebooka’a, kocaman gülücükleri İnstagram’a kondurarak. Geceleri başucumuza aldığımız ah şu telefonlar. Ufalıp ufalıp cebimize girdiniz, bizi bizden ettiniz.
Yedisinden yetmişine, zengininden fakirine herkesin elinde… Oysa yıllar öce öyle miydi?
Sadece bizim mahalledeki Hatice Abla’da vardı telefon. Ayda yılda bir bize telefon gelir, hepimiz annemin peşine takılır giderdik Hatice ablaya. Ya hu kim istemez ki hem telefona, hem de Hatice ablanın evine bakmak. Telefonu olan biri zengindi gözümde evi de güzel olmalıydı.
Artık liseli olduk elimizdeki jetonlar yetmez, Hatice ablaya gidemez olduk. Sonunda biz de yazıldık bir telefona… Zengin mi olduk yoksa ne? Aylar sonra bağlandı evimize telefon bir de telefon verdi elimize PTT. Hem de kırmızı 🙂 Koyduk evin en güzel yerine, örttük üzerine sandıktaki danteli, koyduk altına en güzel yazımızla yazdığımız telefon defterini. Alışması uzun sürdü tabii çalan her telefon sesine ve onun verdiği evdeki bayram havasına. Telefonu kim açacak kavgası hiç bitmezdi bizim evde. Yazılamıyor işte şuraya telefonu ilk açan olmanın sevinci. Hele bir de telefon yanı başımızda iken çaldıysa, işte o zaman gel de evdekilere Kemal Sunal gibi sırıtma. Güzel şeymiş evde telefon olması be! Telefon sapıklarına rağmen. Teknoloji gelişti şu bizim sapıklar da yok oldu.
Acaba hangimiz yapmadı birini arayıp telefonda dinleyip susmayı ya da sesini değiştirerek telefondaki kişiyi işletmeyi.

Ah be teknoloji meğersen gelişmeden de güzelmiş hayat. Ah be teknoloji yanı başımızdakileri uzak eyledin yavaş yavaş…

Sizi arayanlarınız, arayacak dostlarınız, cebinizde gülümseyerek hatırlayacağınız anılarınız, he bir de mahallenizde hep bir Hatice Ablanız olması dileğiyle 🙂

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir